23 Ekim 2011 Pazar

DİN HAKKINDA 2 KELAM (Yazar: R.Mert ERDUMLU)

Hz.Muhammed'in ardından gelen 4 Halife'den 3'ü öldürülüyor, mezhepler arası birçok çatışma, kanla sonuçlanıyor. Bunlar da DİN'in içindeki gerçekler... 1970'li yıllara geliyoruz Malatya, Maraş ve Çorum'da mezhep kavgaları yüzünden ne kanlı olaylar olduğunu sanırım benden daha iyi biliyorsunuz. Mevzu ne? DİN... 1993 senesinde, Sivas'ta 33 aydın diri diri yakılmak suretiyle katledilirken mevzu DİN, muhataplar ise ALLAHSIZ'lar... Bunlar size mantıklı geliyor mu? Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında, ölümleri meşru ve farzdır diye fetva veren bir DİN adamı: Dürrizade Abdullah. Kendisi Padişah Vahdettin'in Şeyhülislam'ıdır... Açın bakın, Kur'an-ı Kerim'in hangi ayetine dayanarak bu fetvayı vermiş, bana ya da aklı selim herhangi bir insana izah edebilin... Diğer yandan Atatürk'e destek veren, ölümüne karşı ve Kurtuluş Savaşı'nı destekleyici fetva yayınlayanların başında da Ankara Müftüsü Börekçizade Rıfat Efendi geliyor. Atatürk, Sivas Kongresi ardından, Ankara'ya dönerken Hacı Bektaş'a uğruyor ve burada Bektaşi Babası ve Alevi Dedesi ile yani 2 ayrı liderle görüşüyor ve desteklerini alıyor. Bir DİN adamı ölümüne fetva verirken , birçok DİN adamı da destekliyor Mustafa Kemal Paşa'mızı... Ama insanlara günümüzde ne öğretilmeye çalışılıyor? Atatürk, dinden uzak bir insandı... İçkiye ve kadına düşkündü... Ben de diyorum ki, devrin sultanı, Kanun-i Sultan Süleyman, büyük bir din lideriydi de aynı zamanda... Kadına düşkün müydü, değil miydi? 40 küsür hanımı ve 160 küsür çocuğu olmuş muydu, olmamış mıydı? Dine uzak mıydı, yakın mıydı? Değerli büyüklerim, misallerim şunu vurgulamak içindir: "KALPLERDE OLANI YALNIZ VE YALNIZ ALLAH BİLİR"... Parantez ve sıfat gereksinimi duymadan ALLAH yazdığım için, bırakın konuyu ALLAH ile aramda halledeyim, sakın ona da karışmayın. Zaten, ALLAH ile KUL arasında hiç kimse ve hiçbir şey yoktur şeklinde ki ayet-i kerimeyi de, sanırım biliyorsunuzdur. O yüzden, insanların dinleri, inanışları ve inanış biçimleri tartışmaya açık bir konu değildir. DİN, felsefesi yapılacak ve konuşularak şöhret olunacak bir mevzu hiç değildir. Ortaçağ feodal toplumlarının akıl seviyeleri, tüm konuları din ile çözmek ve dini tüm meselelere ait etmek üzerineydi. Lakin, günümüz 2011 yılında, teknolojinin de sunduğu imkan ve nimetler yardımıyla, akıl ve mantığın ve daha hızlı erişilebilir bilimin eşliğinde, mevzuları inanıp, inanmamak ya da DİN ve DİNSİZ gibi ayrımlara girerek halledemeyeceğimizi, sanırım görmek için günümüz çocuk zeka seviyesine sahip olmak yeterlidir. Saygılarımla, R.Mert ERDUMLU - Ekim, 2011

20 Ekim 2011 Perşembe

Basari icin never stop.. (Yazar: Yigit KUCUKCALI)

Basari icin never stop..

Basariya ulasmak nedir? Bir urunu dogru pazarlayabilmek midir, cok para kazanabilmek mi? Yoksa babanizdan daha basarili olmak mi?

Basari nasil kazanilir? Mutlu olarak mi tatmin olarak mi?

Bir seyin en iyisini yapinca mi basariya ulasilir? Aslinda her zaman en iyisini daha dogrusu daha iyisini bir baskasi yapamaz mi? Bir basari sonrasinda basariyi gelistirmezsek elbette baskasi daha iyisini yapacaktir. Hicbir sey en basarili olarak kalmadi. Apple sihirbazi Steve Jobs bu konuda cok dogru bir soz soylemisti: "urununu baskasi mahvetmeden sen mahvetmelisin". Bu sadece bir 'urun' icin gecerli degildir aslinda. Bu bir fikir ya da bir amac icin de gecerlidir. Gunumuzde herseyin bir yaraticisi olsa bile bircok sahibi vardir. Cunku insanlar her zaman daha iyisini yapabilecegini kanitlamak ister. Bu yuzden asla bir basari kalici olamaz. Her zaman daha basarili bir seyler tarafindan gecilecektir. Onemli olan ne kadar sure basarili kalacagidir. Surekli basari icin mutlak olan kural kendini ve basarini her zaman daha da gelistermek sarttir.

Bir urun, bir fikir, hatta ikili bir iliski bile gelistirilmeye her zaman aciktir ve muhtactir. Bunu yapabilmenin tek yolu insanin kendisine olan yatirimidir. Basari aslinda insanin kendisine ne kadar yatirim yaptigi, kendisini ne kadar gelistirdigidir. Insanin kendine kattigi her bir sey aslinda bir basaridir veya basarinin temelini olusturmaktadir. Her zaman icin savundugum bir dusuncem vardir. 'insan her zaman karsisindakini dinlemelidir, karsisindakinin buna degmeyecegini dusunse bile'. Bunun sebebi sadece saygi degildir. Elbette bir insan her zaman herkesi dinleyemez. Fakat dinlemeye calistikca en umitsiz oldugu kisiden bile, belki sadece bir kelime bile olsa, birseyler ogrenebilir. Bir konusmaci karsisinda 'yorgun' dusup uyuyanlari bile gorebiliriz. Bana gore bu insan basarinin yorgunluguna mahkum olmustur. Bu insan basariya sahiptir ya da oyle oldugunu dusunur. Aslinda bu kisinin basarisi coktan gecilmistir. Artik o basari ona ait degildir. Cunku ondan daha onde olanlar vardir. Fakat o kisi bunu zamanla anlayacaktir. Basarisinin gecildigini gordugu zaman pisman olacaktir belki de. Ufacik bir detay, belki de bu kadar onemli olabilecektir.

Genel olarak bilinen bir sozu yinelemekte fayda var bence: "basari detaylarda saklidir". Aslinda bu sozun ne kadar dogru oldugunu anlamamiz hic de zor degildir. Basarili her seyin ufak detaylardan olustuguna ve gene ufak detaylarla daha basarili olabilecegine her zaman sahit olabiliriz. Ustelik bu detay yeni bir fikir olmasa bile. Ornegin iphone'a bakalim. 3. Nesil iphone'a copy-paste ozelligi eklendiginde insanlar buyuk bir mutlulukla bu ozelligi lanse ettiler ve ovduler. Aslinda son derece basarili bir urune belki 5 sene eski bir fikir adapte edilmisti. Fakat bu basarinin golgesinde kalmadi mi? Basarili bir urunu daha da basarili olarak kabul etmedik mi? Burada sadece yeni bir ozellikle basari saglanmadi elbette. Pazarlama basarisini da son derece hakkiyla bizlere sundu bu ornek aslinda.

Hicbir zaman basariyi siniflandiramayiz veya "en iyi" olarak nitelendiremeyiz. Bu yuzden basarili olarak nitelendirilen herkes zamanla basarinin ait oldugu donemle anilirlar. Sonrasinda basari bayragi baskalari tarafindan devralinir. Ama bir kisi surekli olarak kendini gelistirmisse basarisi asla unutulmaz. Unlu bazi firmalar veya olusumlarin sloganlarina bakacak olursak: "never stop exploring, never stop moving, never stop learning, never stop looking..." bu yuzden "never stop... " Basari sizin icin ne ifade ediyorsa...


Saygılarımla / Best regards / Mit freundlichen Grüssen

Yigit KUCUKCALI